Bağlanma-7

Kaçıngan bağlanmanın erkeklerde görüldüğüne dair algı oluşması riskine karşı, kaçıngan olmaktan uzak, rahat iletişim kuran , sevecen-şefkatli, çatışmada geri çekilmeyen  ve partnerine istikrarlı davranan ( güvenli) erkeklerin de bulunduğunu gösteren araştırmalar olduğunu belirtelim. Benzer şekilde, çoğu kadın güvenli bağlanma stiline sahip olduğu halde onları kaygılı bağlanmayla ilişkilendirdiğimiz de oluyor. Oysa birçok erkek de kaygılı bağlanma stiline sahip. Kaçıngan tarifine uyan bir çok kadın olduğunu da akılda tutmak gerek. Aynı düzlemde, “erkekler hep tek şeyin peşinde”, ya da “kadınlar sürekli duygulardan bahsetmek istiyor” şeklindeki klişelerden uzak durmakta fayda var.

Kaçıngan Bağlanma- Yalnız Yolcu

Çoğumuz dünyada yolunu tek başına çizen insanlara hayranlık duyarız, handikap ve mecburiyetleri olmayan, başkalarının ihtiyaçlarını gözetmeye yada bunları tatmin etmeye mecbur hissetmeyen insanlara.

Kaçıngan bağlanma stiline sahip insanları yaşam ve ilişki yolculuklarında mecazen yalnız yolculara benzetiriz, kendilerine yettikleri  ve bağlı olmayı küçümsedikleri bir hayatı idealize etmeye meyil gösterirler. Ele alacağımız konular, kaçıngan bağlanma stilini taşıyanların ilişkide olsa dahi, mesafeyi koruma yöntemleri , ilişkilerde neden öyle davrandıkları ve davranış kalıplarının  romantik bağlarda gerçek mutluluğu bulmaktan kişiyi nasıl alıkoyduğuna dair iç görü kazanmaya yardımcı olma amacı taşımaktadır.

Hayatta Kalma Avantajı

Her bağlanma stilinin belli bir çevre-ortamdaki insanın hayatta kalma ihtimallerini arttırmak üzere geliştiğine inanılır. Güvenli bağlanma en çok işe yarayan olmuştur, birbirine bağlı ve bir arada yaşama , birlikte çalışma, atalarımız için neslin geleceğini güvene almanın en iyi yoluydu. Fakat türün devamını sağlamak için birden fazla strateji şarttı. Çetin koşullarda doğan açlık, felaket, doğal afetlerle büyük sayda kayıp verenler için iç birliği içermeyen beceriler önemli hale geldi. Ayrı kalabilen ve kendine yetebilenler zor koşullarda sınırlı kaynaklar için yarışırken daha başarılı oldu. Böylece nüfusun bir kısmı kaçıngan bağlanma stilini geliştirdi. Ne yazık ki insan ırkının hayatta kalmak için  avantaj sahibi olması bir kaçıngan bireyin her zaman avantajlı olmasın sağlamıyor. Araştırmalara göre kaçıngan bağlanma stiline sahip olanların , ilişkilerinde daha mutsuz ve tatminsiz olmaya yatkın oldukları görülüyor.

Yalnız mı Uçuyorsunuz ?

Kaçıngan bağlanma stilinin kendini daima belli ettiğini hatırlamak önemli. İlişkilerden beklediklerinizi, romantik durumları nasıl ele aldığınızı, partnerinize nasıl davrandığınızı etkiler. Tek başınıza veya bir ilişki içinde, hatta kendinizi adadığınız bir ilişki içinde olsanız dahi insanları belli bir mesafede tutacak hamleler yapmanız mümkündür.

Kaçıngan bağlanma stiline sahip Susan, kendini özgür ruh olarak tanımlıyor. Erkeklerle ilişkileri –bazen bir yıldan da uzun- sonucu onlardan yoruluyor ve bir sonraki hedefe ilerliyor. İhtiyaç duymayı zayıflık olarak değerlendiriyor , partnerine bağlı olma durumunu hapis hayatı olarak nitelendiriyor.  Kaçından bağlanan insanlar değer verdikleri biriyle anlamlı bir bağ kurma ihtiyacından yoksunlar mı ? Eğer öyleyse bu, bağlanma teorisinin temeli olan fikirle- eş yada ve sevgilinin, duygusal ve fiziksel varlığına ihtiyaç duymanın evrensel olması- çelişmiyor mu?

Bu soruları yanıtlamak kolay değil. Kaçınganların içi dışı pek bir değildir ve dugularını ifade etmek yerine  bastırma eğilimi gösterirler. Bu noktada, bağlanmaya dair çalışmalar devreye girer. Derinlikli araştırmalar, insanların bilinçli hareketlerinin ötesine ulaşabilmiş ve kaçıngan zihin yapısını anlamada doğrudan iletişimin başaramadığı şeyi yapmıştır. Aşağıda bir dizi deney oldukça aydınlatıcıdır.

6 bağımsız araştırma, bağlanma meselelerinin kaçınanları nasıl etkilediğini inceledi. Bunu ekranda hızla beliren kelimeleri katılımcıların aktarmasının ne kadar zaman aldığını ölçerek yaptılar. Bu testler, belli bir kelimeyi söyleme hızınızın o konunun zihninizde ne kadar ulaşılabilir olduğunu ortaya koyduğu temeline dayanıyor. Araştırmacılar, kaçınganların partnerlerinin olumsuz özellikleri olarak gördüğü “ihtiyaç” ve “tuzağa düşmek” gibi kelimeleri diğerlerinden daha hızlı kavradığını ortaya çıkardı. Aynı zamanda” ayrılık, kavga ve kayıp” gibi kendi bağlanmalarıyla ilgili kaygılarına dair kelimeleri yakalamada daha yavaşlardı. Görünen o ki, kaçınganlar partnerleri hakkında olumsuz düşünmek ve onları muhtaç ve fazla bağımlı – ilişkilere bakış açılarında büyük bir etmen- görmekte hızlı davranmakta , fakat ilişkiyle ilgili kendi ihtiyaçları ve korkularını görmezden gelmekteler. Bu ihtiyaçlara bağışıklık kazanmış gibi görünüyorlar. Peki gerçekten öyle mi?

Çalışmaların 2. bölümünde, araştırmacılar kaçınganlara başka bir görev vererek dikkatlerini dağıtma yoluna gitti. Bir yandan yap boz yapmaya yada bir ip ucu takip etmeye çalışırken bir yandan da kelime bulma görevi sürdürüyordu. Bu durumda, kaçınganlar , kendi bağlanma kaygılarıyla ilintili kelimelere ( ayrılık, kayıp, ölüm ) diğer insanlarla aynı hızda tepki verdiler. Başka bir görevle dikkatleri dağıtıldığında baskılama yetileri azaldı ve bağlanmaya dair gerçek endişe ve hisleri yüzeye çıkma fırsatı buldu.

Deneyler gösteriyor ki, kaçıngan olsanız dahi, bağlanma mekanizmanız hala çalışıyor ve sizi ayrılık tehdidine karşı savunmasız kılıyor. Ancak zihinsel enerjinizi başka bir yere verdiğinizde bu hisler açığa çıkıyor. Bu gibi araştırmalar kaçınganların çoğunun özgür ruh olmadığını , öyle görünmelerini sağlayan bir savunma tutumu edindiklerini söylüyor. Diğer çalışmalar, boşanma yada travma benzeri durumlarla karşılaştıklarında kaçıngan insanların savunmalarının yıkıldığını ve kaygılı bağlanma stiline sahip insanlar gibi davranabildiklerini göstermekte.

Birlikte Ama Ayrı: Kimseyi Mutlu Etmeyen yol

Öyleyse kaçıngan bağlanan insanlar bağlanma ihtiyaçlarını nasıl bastırıyor ve ilişkilerinde mesafeyi nasıl koruyorlar? Örneğe bakalım: Mike 41 yaşında, beş yıldır, entellektüel açıdan kendine denk görmediği biriyle beraber. Birbirlerini seviyorlar ama Mike ın aklında ilişkiye dair bir alttan alta süren bir tatminsizlik var. Uzun zamandır bir şeylerin eksik olduğu ve daha iyi biriyle karşılaşmak üzere olduğu hissiyatında.

Güvenli bağlanan kişiler partnerlerini kusurlarıyla birlikte – onların özel ve eşsiz olduğunu hissederek- kabul ederken , kaçınganlar için bu tür bir tutum bir mücadele gerektirmekte Kaçıngansanız, partnerinizle bağ kurarsınız ama daima zihinsel bir mesafe ve kaçış planınız vardır. Biriyle birlikteyken tam ve yakın hissetmek – bir yuva bulmanın duygusal karışılığı-sizin için kabul edilmesi zor bir durum, olmaya yakındır.

Devre Dışı Bırakma Stratejileri

Devre dışı bırakma stratejisi,  yakınlığı kesintiye uğratmak için kullanılan herhangi bir düşünce yada davranıştır. Bu stratejiler beynimizde, tercih edilen partnerde aradığımız yakınlıktan sorumlu biyolojik mekanizma olan bağlanma sistemimizi baskılar. Araştırmacıların kaçıngaların ilişkide yakınlığa ihtiyaç duyduğunu ama bunu bastırmak için çaba harcadığını gösteren deneyini hatırlıyor musunuz ? Devre dışı bırakma stratejileri bu ihtiyaçları günlük olarak bastırmakla görevli araçlardır.

Bazı Yaygın Devre Dışı Bırakma Stratejileri

“Bağlanmaya hazır değilim” demek yada düşünmek –rağmen yıllarca bir arada kalmak

Partnerdeki ufak kusurlara takılmak ve bunun romantik duyguları sekteye uğratmasına izin vermek

Eski sevgilinin burnunda tütmesi, başkalarına kur yapmak –ilişkiye güvensizlik katmanın bir yolu

Karşı tarafa hisleri olduğunu vurgularken ona seni seviyorum dememek

İşler yolunda giderken uzaklaşmak ( samimi geçen bir randevunun ardından bir kaç gün aramamak )

Geleceği imkansız bir ilişki kurmak ( evli bir partnerle birliktelik )

Sır saklamak , meseleleri belirsiz bırakmak

Fiziksel yakınlıktan kaçınmak

Kaçıngansanız, gündelik devre dışı bırakma stratejileri ilişkide olduğunuz insanın bağımsızlık yolunda önünüze çıkmasına neden olan bilinç dışı kullandığınız araçlardır. Fakat günün sonunda bu araçlar sizin bir ilişkide mutlu olma yolunuzdaki engel olarak ortaya çıkar. Bağlanmayı kendinden uzak tutmak için bu stratejiler buzdağının görünen kısmı. İlişkiler konusunda partnerle ilişkinizi koparmanıza yol açan inanç ve algılar tarafından yönetilir.

Yalnız Kalmaya Sebep Düşünce Döngü-Kalıpları

Neredeyse tamamen bilinçdışı çalışabilen yapıları ele alalım.

Örnek : Joe, 29 yaşında . Büyürken babam sürekli “kimseye güvenmemem gerektiğini” söylerdi, ” sadece kendine güvenebilirsin”. İlişkiler mi , buna kimin ihtiyacı var ki dedim terapistime. Joe nin kendine güven inancı ve bu sebeple hissettiği yalnızlık ona has bir durum değil. Araştırmalara göre kendine güvenmeye duyulan ihtiyaç yakınlık ve samimiyet karşısında rahatsızlık hissetmekle oldukça yakın. Kaçıngan bireyler başkalarına ihtiyaç duymama konusunda büyük öz güven sahibi olsa da bu inançlarının bir bedeli var; kişisel ilişkilerdeki her yakınlık düzeyinde düşük puan göstermekteler. Kendini ifade etmeye daha az istek, samimi ortamda rahatsızlık ve düşük yardım isteme puanları. Joe nin durumunda görüldüğü gibi kendine güvenle ilgili güçlü bir inanç nimetten çok külfet olabilir, romantik ilişkilerde yakınlık kurma , özel bir bilgiyi paylaşma ve partnerle uyumlanma becerilerini azaltma riski taşıyıcısı olarak. Kaçınganların çoğu kendine güvenle bağımsızlığı birbirine karıştırır. Kendine güvenle ilgili bir diğer sorunsal da “kendi” kısmıdır. Partnerinizin ihtiyaçlarını görmezden gelerek kendinizinkilere odaklanmanıza neden olur ve sizi en ödüllendirici insani deneyimlerin birinden mahrum bırakabilir; sizi ve sevdiğinizi kendinizden daha büyük bir şeyin parçası olma zevkini yaşamaktan alıkoyar.

Elmayı Değil Kurdu Görmek

Partnerinizle aranızdaki mesafeyi koruyan bir düşünce döngüsü de elmayı değil kurdu görmektir.

Örnek: Carole dokuz aydır Bob’la  birlikteydi ve giderek artan bir mutsuzluk içindeydi, onun yanlış adam olduğunu hissediyordu, entelektüel açıdan dengi değildi, giyim tarzı ve insanlarla ilişki biçiminden hoşnut değildi. Fakat aynı zamanda, onda başka kimsede bulamadığı bir incelik vardı. Ona kendisini güvende ve kabul görmüş hissettiriyor , hediyeler veriyor, onun ruh haliyle ve tepeden bakışıyla sabırla baş ediyordu. Carole yine de Bob’dan ayrılması gerektiği konusunda kararlıydı, asla yürümeyecek. Nihayetinde Bob’dan ayrıldı. Haftalar sonra onsuz olmanın ne kadar zor geldiğini fark etmek Carole’i şaşırttı. Yalnız, depresif, kalbi kırılmış hissediyordu ve kaybettiği ilişkisinin şimdiye kadar sahip oldukları içinde en özel ve iyisi olduğunu düşünerek acı çekiyordu.

Carole’nin deneyimi kaçıngan bağlanma stiline sahipler için tipik. Yapılan araştırmada, çiftlerden günlük deneyimlerini bir günlüğe aktarmaları istendi. Kaçıngan stildekilerin kaçıngan olmayanlara göre partnerlerini daha olumsuz değerlendirdiği ortaya çıktı. Dahası , partnerlerinin desteği, sıcaklık ve ilgisinin üzerlerinde olduğu günlerde bile böyle yapıyorlardı. Dr. Mikulincer bunu kaçınganların bağlantı kurmaya yönelik genel küçümser yaklaşımları olarak açıklıyor. Bu yaklaşımla çelişen bir şey gerçekleştiğinde, eşlerinin içtenlikle, ilgili ve sevecen davranması gerçekleştiğinde, bu davranışı görmezden gelme yada değersizleştirme eğiliminde oldukları görülmekte.

Carole, Bob’la birlikteyken bir çok devre dışı bırakma stratejisi kullanıyordu ve Bob’un olumsuz kısımlarına odaklanma eğilimindeydi. Erkek arkadaşının güçlü yanlarının farkında olmasına rağmen, aklı sayısız olarak nitelendirdiği kusurlarına takılmıştı. Ancak ayrıldıktan sonra ve yakınlık tehdidi altında hissetmediğinde savunma stratejileri devre dışı kaldı. Böylece üstü örtülü ve hep orada duran olumlu yanlarını daha net bir şekilde görebildi.

Kaynak : Bağlanma, Aşkı Bulmanın ve Korumanın Bilimsel Yolları, Amir Levine & Rachel Heller

Leave a Reply

Your email address will not be published.


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/kozmikpsk/public_html/wp-includes/functions.php on line 5221