Ekim onsekizyirmi
Buz koktu hava
Üşürken kimsesiz bi kedi
Kayboldum anda
Gördüm bi’ telaşsız kaplumbağa
Duydu sesimi
Hey
Kabuğuyla gezen !
Senin yuvan neresi
Var mı hic arkadaşın
Girer misin kabuğuna başkasının
Ya da kaç paradır sizde otun tanesi
Pek sessizsin
Yoksa konuşuyor musun
Olsun sevdim seni
Hâl diliyle dinliyorsun
Biz insanlar , diiliz sizin gibi
Konuştuk mu şööle avaz avaz
Yanlış anlama, belki,
Duymadığımızdan kendimizi…
Cok severiz birbirimizi
Sımsıkı kucaklarız
Sonra lakin boğulup uzaklaşırız
Oysa kabuklu kabuklu siz
Biraz mesafelisi gibisiniz
Çözemedim nasıl seversiniz
Bakışlarınız ama evet
Oldukça derin…
Ne diyordum
Eder mi kaplumbağa kardeşler de kavga
Ama hiç duymadım , yapamadınız atom bombası,
Daha fazla ot için kesmediniz de birbirinizi
Sanki, hepinize , yetiyormuş gibi
Görmedim çelme takan kaplumbağa da
Biz insanlar çelme takarak yürürüz
Ararmışız yolumuzu
Ondan karışırmış ayaklar
Pek gamsız dinlemektesin
Madem
Denk gelmişken sorayım
Sizde var mı yarışma ‘en yavaş giden Kaplumbağa’
Biz güzelliğin yarışmasını yaparız oysa
Kıyasıya kıyas-larız
Varsa yoksa…
Kıskandın, kaçmadı gözümden
Bak sonunda çıktık uzaya
Yalnız kaldı bir derdimiz
Burnumuzun ucunu göremeyiz
Kımıldandın gidiyorsun
Halleşelim arada
Bir kahveni içerim
Sen de kal sağlıcakla
…
Gökten düşsün elmalar
Dinleyenin başına
10.2018
A.Arin
Bi’ Diğerkâm Kamplumbağa
