Liderlik ve Motivasyon Teorilerine Yönelik Kavramsal Bir İnceleme

Liderlik ve Motivasyon Teorilerine Yönelik Kavramsal Bir İnceleme

Liderlik ve motivasyon örgüt içerisinde yer alan çalışan davranışlarını yönlendiren ve belirli bir hedef doğrultusunda hareket etmesini sağlayan önemli birer olgudur. Örgütleri başarıya ulaştıracak en önemli kaynak insan faktörüdür. Örgütlerin etkenlik ve başarıya ulaşmasını sağlayan en önemli unsur olan insan gücünü yönlendirmenin en önemli yollarından biri de etkin liderlik uygulamalarının ve becerisinin sergilenmesi ve çalışanların motive edilmesidir

Bu noktada, ilgili literatürde çok sayıda tanım ve içerik bulunmakta birlikte, liderlik üzerine yapılmış olan tanımların ortak özelliği, liderliğin “bir grup insanı belirli amaçlar etrafında toplamaya ve bu amaçları gerçekleştirmek için, onları harekete geçirmeye dönük bilgi ve yeteneklerin toplamı” oluşu yönünde olduğu gözlenmektedir (Bakan, Büyükbeşe, Erşahan ve Kefe, 2013, s.72).

Çalışmalarda, liderlik tanımı yapılırken, daha çok bilgi ve yetenek unsurları vurgulanmakta olduğu ancak liderlik için de farklı kişisel özeliklerin ön plana çıktığı görülmektedir. Bu durumda, her yöneticinin lider olamayacağı gibi her liderin de yönetici olmayabileceği anlaşılmaktadır. Fakat iyi bir yöneticinin aynı zamanda iyi bir lider olabilmesi durumunda örgüt etkinliğinin ve başarısının da artabileceği öne sürülmektedir (Sarıoğlu Uğur ve Uğur, 2014, s.124). Koçel (2001, s.465) lideri, diğer insanları belirli bir amaç yönünde davranışa geçmeye sevk eden, onları etkileyen kişi olarak açıklamıştır. Gökçe ve Şahin (2001, s.89) tarafından iletilmiş olan tanıma göre liderlik “gönüllülük adı altında ortak amaçlara ve bu amaçları gerçekleştirmek üzere beraber çalışmaya yönelen bir kişi ile onu takip edenlerin yer aldığı örgüt veya kurumda meydana gelen ve başkalarının da gözleyebildiği faaliyetler dizisidir. Yabancı literatürdeki yazarların tanıma bakıldığında liderliğin, grup dinamikleri ve süreçleri, kişilik, güç kullanma, itaat, amacı başarma, etkileşim ile başkalarının yardımı olmaksızın karar verebilme gibi özelliklerin bir veya ikisinin birleşimi (Bass, 1990) olarak ifade ettiği görülmektedir. Davis (1988, s.141) liderliği, insanları belirlenmiş hedefler doğrultusunda yöneltmeye ikna etme, Rost (1991, s.102) ise karşılıklı amaçlara dayalı gerçek bir dönüşüm isteyen lider ile takipçileri arasındaki etkileşim süreci olarak tanımlamaktadır.  Özetle, liderlik, örgütün başarıya ulaşması için çalışanları motive etmek ve iyi bir yönetim sergilemek; yönetimdeki dürüstlük, güven açıklık ve çalışanlara saygıyı temin ve tesis etmek olarak açıklamaktadır (Kıngır ve Şahin, 2005, s.409). Bu noktada, lider olarak izlenenler insanları peşlerinden sürükleyebilmekte, takip edenler onları severek ve isteyerek takip etmekte, lidere inanmakta ve saygı duymaktadırlar. 

Literatürdeki çalışmalar incelendiğinde, liderlik teorilerini dört ayrı kategoride toplandığı görülür. Bunlar:

 • Özellik ve nitelik teorileri dönemi (1940 öncesi)

 • Davranış teorileri dönemi (1940–1960 yılları arası)

 • Durumsallık teorileri dönemi (1960-1980) 

• Yeni liderlik yaklaşımları ve teorileri (1980’lerden günümüze kadar olan dönem).

 Bu çalışmalar baz alındığında, liderlikle ilgili yaklaşımları; özellikler yaklaşımı, davranışsal yaklaşım, durumsal yaklaşım ve yeni yaklaşımlar olmak üzere dört grupta incelemek mümkündür. Çalışmanın bu bölümünde söz konusu teoriler kısaca açıklanmaya çalışılacaktır

Özellikler Yaklaşımı: Liderlik konusunda ilk olarak geliştirilen yaklaşımdır. Bu kuramda varılmak istenen nokta; bazı insanların doğal liderler olduğu ve bu doğal liderleri başkalarından ayıran fiziksel özelliklere ve yeteneklere sahip oldukları düşüncesidir (Yukl, 1991, s.178; Koçel, 2007, s.588). Bu amaçla 1920-1950 yıllarında geliştirilen psikolojik testler ile liderin sahip olduğu özellikler bulunmaya çalışılmıştır (Yukl, 1991, s.183). Liderlik sürecini sadece lider değişkenini ele alarak inceleyen bu teori fazla başarılı olamamıştır. Yapılan araştırmalarda bazen etkin liderlerin aynı özellikleri taşımadıkları belirlenmiş bazen grup üyeleri arasında liderin özelliklerinden daha fazlasına sahip olanlar bulunduğu halde bunların lider olarak ortaya çıkmadıkları gözlenmiştir (Bakan ve Büyükbeşe, 2010, s.74). Ayrıca özellikler yaklaşımı nasıl iyi lider yetiştirilebileceği sorusuna yanıt bulamamıştır. Bu nedenle, liderlik sürecinin tam olarak anlaşılabilmesi için başka değişkenlere de bakılması gerekliliği ortaya çıkmıştır (Koçel, 2007, s.589)

Davranışsal Teoriler : Liderlik konusunu inceleyen ikinci yaklaşım olan davranış yaklaşımı, liderin özellikleri yerine grup üyelerine, yani izleyicilere karşı gösterdiği davranışlar üzerinde yoğunlaşmıştır (Koçel, 2007, s.590). Liderin astları ile haberleşme şekli, yetki devredip etmemesi, planlama ve kontrol şekli, amaçları belirleme şekli v.b. davranışları lider etkinliğini belirleyen önemli faktörler olarak ele alınmıştır. Bu nedenle bu ikinci yaklaşımda grup üyelerine karşı liderin davranışlarına önem verilmektedir (Alkın, 2006, s.56).

Davranış bilimcilerine göre liderlik, bir gruptaki bir bireyin oynadığı role ve bu rolün öbür üyelerin beklentilerini biçimlendirmesine dayanan karşılıklı etkileşim süreci içinde oluşmaktadır. Bir açıdan bakıldığında “davranış”ın, bireyin kişilik özelliklerinin dışa vurulması ya da yansıması olduğu söylenebilir. Farklı kişilik özellikleri taşıyan bireylerin belli durumlarda farklı davranışlar (tepkiler) sergilediği birçok araştırma tarafından ortaya koyulmuştur (Gough, 1984). Davranış teorilerine göre lider, grup üyelerinin çabalarını desteklemeli, onların kişisel değerlerini gözetici davranışlar sergilemeli ve örgütsel süreçleri açık bir şekilde ortaya koymalıdır (Zel, 2001, s.101). Ayrıca, bu teorinin ana çerçevesine göre, liderleri başarılı ve etkin yapan husus, liderin özelliklerinden çok, liderlik yaparken gösterdiği davranışlardır. Liderin astları ile haberleşme şekli, yetki devredip etmemesi, planlama ve kontrol şekli, amaçları belirleme şekli vb. gibi davranışlar liderliğin etkinliğini belirleyen önemli faktörler olarak ele alınmıştır. Liderin kendisi kadar izleyicilere de ağırlık verilmiştir (Koçel, 2007, s.591).

Bununla birlikte, davranışsal teorilerin ortaya koyduğu fikre göre, liderin davranış biçimlerine karşılık grubun diğer üyelerinin (izleyicilerin) davranışları, lider ile izleyenlerin davranış ilişkilerini yakından inceleme fırsatı yaratmaktadır (Alkın, 2006, s.55). Diğer yandan, düşünceler, bireysel güdüler ve tutumlar her zaman açık (görünebilir) değilken, bir liderin davranışı doğrudan görünürdür (Dikmen, 2012, s.42). Bazı liderler zamanının büyük bölümünü görev faaliyetlerini planlamaya ve yönetmeye ayırmaktadırlar. Diğerleri ise saygı göstermeye, insanları kabul edilmiş hissettirmeye ve onların iyiliğinin önemli olduğunu farkına vardırmaya konsantre olmaktadırlar. Bazı liderler otokratik olarak gücü ele alırken, bazıları ise gücü astları ile paylaşmaya çalışmaktadırlar (Hunsaker ve Cook, 1987, s.305)

Sonuç olarak, davranışsal yaklaşımla, bu iki farklı tür davranışsal özelliği yansıtan liderler ve bu davranışsal yönelimlerin takipçileri üzerinde nasıl bir etkileşim süreci yaşatacağı incelenmiştir. Davranış teorilerinin gelişmesinde çeşitli uygulamalı araştırma ve teorik çalışmaların katkıları olmuştur. Bu çalışmaların sonucu olarak değişik liderlik tarzları belirlenmiş ve bunların etkinlikleri araştırılmıştır.

Durumsal Liderlik Teorileri : Görev ya da ilişki ağırlıklı bir liderlik tarzının her durum ve koşulda geçerli olamayacağı, bazı durumlarda görev merkezli bir liderlik tarzını etkinliğe neden olabileceği gibi, bazı durumlar da tersine ilişki merkezli bir liderlik tarzının verimli ve etkin olabileceği şeklinde ifade edilebilir».

Liderlik kavramına yönelik oluşturulmuş olan ve 1960’lı yıllardan bugünlere geçerliliği devam etmiş olan teoriler “Durumsal Liderlik Teorileri” olarak ifade edilmektedir. Bu teorilerin gelişime ise, modern yönetim kuramları kapsamında incelenen durumsallık yaklaşımı yön vermiştir. Durumsallık yaklaşımı, liderlik kavramını yüzeysel bir modelden öteye taşıyarak, soyut düşünülebilen bir kavram haline getirmiştir. Bu yaklaşımın ana fikrini oluşturan bakış açısı her durum için geçerli sayılabilecek tek bir liderlik tarzının var olamayacağı düşüncesidir. Yani lider etkinliğinin durumlara bağlı olarak gelişebileceği düşüncesidir (Naktiyok, 2009, s.23). Dolayısıyla bu yaklaşımla, liderin sadece kendisinde var olan nitelik ve davranışsal özellikleriyle bir topluluğun eylemlerine yön verecek güce sahip olamayacağı, bu yeteneklerinin dışında liderin, gerek iç gerekse dış çevre koşullarına uyum kabiliyetiyle bu becerilerini birleştirdiği takdirde etkili bir lider olacağı görüşünün vurgulandığı görülmektedir (Dikmen, 2012, s.59). 

Yapılan literatür araştırmasına göre, liderlikte durumsallık yaklaşımları arasında aşağıdaki kuramlar öne çıkmaktadır:   • Fiedler’in Durumsallık Kuramı.   • Ardışık Liderlik Kuramı.   • Yol Amaç Kuramı (Robert House ve Martin Evans). • Vroom ve Yetton’ un Normatif Kuramı.   • Hersey ve Blanchard’in Durumsal Liderlik Kuramı.   • Reddi’nin Üç Boyutlu Liderlik Kuramı (Etkili ve etkisiz lider)

Bu yaklaşımların ortak noktası; görev ya da ilişki ağırlıklı bir liderlik tarzının her durum ve koşulda geçerli olamayacağı, bazı durumlarda görev merkezli bir liderlik tarzını etkinliğe neden olabileceği gibi, bazı durumlar da tersine ilişki merkezli bir liderlik tarzının verimli ve etkin olabileceği şeklinde belirtilebilmektedir (Çağlar, 2004, s.10).

Yeni Liderlik Yaklaşımları (Postmodern Teoriler) ve Türleri

Küresel rekabetin getirmiş olduğu çevresel, örgütsel ve bireysel boyutlardaki değişimler liderlik konusuna bakışı da etkilemiş ve daha çağdaş bir bakış açısıyla yeni liderlik yaklaşımlarının gelişimine zemin teşkil etmiştir. Postmodern Kuramlar olarak da adlandırılabilen bu yaklaşımlar çerçevesinde ele alınmakta olan temel kuramlar; Karizmatik Liderlik Kuramı, Etkileşimci Liderlik Kuramı, Tam Serbesti Tanıyan Liderlik Kuramı, Vizyoner Liderlik Kuramı ve Dönüştürücü Liderlik Kuramı olmaktadır.

Karizmatik Liderlik : Çoğu araştırmacı liderliği açıklarken  “karizmatik”, “vizyoner”, “dönüşümcü”, ya da “ilham verici” kavramlarını kullanmışlardır (House, 1992, s.6). Conger ve Kanungo (1988) karizmatik liderleri karizmatik olmayanlardan ayıran ve karizmatik liderliğin doğasını ve dinamiğini ortaya koyan beş özellik belirlemişlerdir. Bunlar (Conger ve Kanungo, 1988, s.78):  • Durumu değerlendirme ve problemleri teşhis edebilme yeteneği,  • Vizyon ve planlama yeteneği,  • İletişim yeteneği, • Örnek teşkil edici davranışlar sergileme yeteneği,  • Güçlendirme yeteneği.   House (1992, s.6) ise karizmatik liderlerin üç önemli davranış sergilediklerini belirtmektedir. Bu davranışlar; ideolojik bir vizyon sergileme, yüksek performans beklentilerini açıklama ve izleyicilerin özgüven geliştirmelerini sağlama olarak sıralanabilmektedir.

 Etkileşimci Liderlik: Etkileşimci liderlerin sürekli program geliştirme, kesişen ve paralel iletişim sağlama, özel amaçlar belirleme ve problemlerin çözülmesinde olağanüstü gayret gösterdikleri ve müzakere becerileri, kararların alınması, çalışanların geliştirilmesi ve ilerlemesini sağlama konularında rehberlik yaptıkları belirtilmektedir (Çelik, 2011, s.147).  Daha çok yöneticilik özelliklerini taşıyan etkileşimci liderler, iş görenleri, başarıları nedeniyle ödüllendirilirler ve çalışanların başarılarını pekiştirmeye gayret etmektedirler (Şimşek ve Fidan, 2005, s.65). Etkileşimci liderliğin üç boyutundan söz edilmektedir. Bunlar; koşullu ödül, istisnalarla yönetim ve laissez-faire (tam serbestçi) liderliğidir (Buluç, 2009, s.14).

Tam Serbesti Tanıyan (Laissez-faire) Liderlik: Tam serbesti tanıyan liderlik tarzında, izleyiciler kendilerini yetiştirip sorunlarına en iyi hal çaresi bulma konusunda güdülenmişlerdir. Gerekli gördüğü zaman isteyen kişi istediği kimselerle grup oluşturarak sorunlarını çözmekte, yeni fikirlerini denemede, kedisi için en uygun olduğunu düşündüğü kararları alabilmektedir (Bakan ve Büyükbeşe, 2010, s.75). Liderin esas görevi kaynak sağlamaktır ve lider ancak kendisine herhangi bir konuda fikri sorulduğunda görüşünü bildirmektedir, ama bu görüş izleyicileri bağlayıcı nitelikte değildir. Bu tip liderler yetkiye sahip çıkmamakta, yetki kullanma haklarını tamamıyla astlarına bırakmaktadırlar (Arun, 2008, s.11).

Vizyoner Liderlik: Bireyleri ortak hayaller çerçevesinde birleştiren, gelecekle ilgili büyük bir resim gösterebilen, nereye gidilmek istediğini belirten ancak nasıl ulaşabileceği konusunda bilgi vermeyen, bireylerin yenilik ve deneme yapmalarına olanak veren, risk almakta ise önlerini açan lider türüdür (Günlü, 2012, s.190). Vizyoner liderler yeni bilgilere her zaman açıktırlar, çünkü her yeni bilginin yeni açılımlar getireceğini, yeni ufuklar kazandıracağını bilmektedirler. Kimsenin denemek istemediği deneyler yapmaya açıktırlar (Arslanoğlu, 2016, s.22). Bunun yanında, vizyoner liderlerin ısrarcı oldukları, yapmayı planladıkları şeylerden kolayca vazgeçmedikleri, ikna becerilerinin yüksek olduğu, geliştirdikleri vizyonları tüm boyutları ve ayrıntıları ile çalışanlara anlatıp onları ikna edebildikleri belirtilmektedir (Gedikoğlu, 2015, s.54).

Dönüştürücü Liderlik: Dönüşümcü liderin, kurumsal yapıyı, farklılaştırma ve yenilenmeyi sağlayan kişi olduğu ve vizyon sahibi bir lider olduğu belirtilmektedir (Şimşek ve Fidan, 2005, s.65). Dönüştürücü liderler çalışanların motivasyonunu sağlamakta ve çalışanlarda sinerjiyi ortaya çıkarmaktadır. Lider, bireyler arasında misyon ve vizyon farkındalığını ortaya koymaktadır. Grupta yer alan bireylerin beceri ve yeteneklerini etkin kullanabilmeleri için gayret etmekte, gruptaki üyelerin hedeflere doğru ilgilerini arttırmaktadır. Grup üyeleri kendi çıkarlarından çok grubun çıkarlarını önde tutmaktadırlar (Kurtuluş ve Kutanis, 2015, s.240). Bu noktada, dönüşümcü liderlik özetle, “vazifeleri ve amaçları bakımından grubun farkındalığını artıran, çalışanların grubun gelişimini sağlayan, takipçilerin ilgilerini genişleten, üstün nitelikli bir liderlik performansı” olarak ifade edilebilmektedir (Şahin, 2009, s.102). Bass (1998) tarafından yapılmış olan araştırma sonuçlarına göre dönüşümsel liderlik aşağıdaki dört boyutta ele alınmaktadır. Bunlar, idealleştirilmiş etki, ilham verici motivasyon, entelektüel uyarım ve bireysel önem olarak ifade edilmektedir. 

Kaynak :

Uluslararası Akademik Yönetim Bilimleri Dergisi (www.yonbildergi.com) 2016, Cilt 2, Sayı 3

Liderlik ve Motivasyon Teorilerine Yönelik Kavramsal Bir İnceleme A Theoretical Research on Leadership and Motivation Theories Abdullah Yeşil

Leave a Reply

Your email address will not be published.


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/kozmikpsk/public_html/wp-includes/functions.php on line 5221