Özür, Türk Dil Kurumu karşılığı , “bir kusurun hoş görülmesini gerektiren sebep, mazeret”
İngilizcenin tarihteki en etkili sözlüklerinden 1755 te yayınlanan Johnson’s Dictionary de özür için ; “Özür genellikle bir tarafı haklı çıkarmaktan ziyade açıklamayı ifade eder ve masumiyeti kanıtlamaktan ziyade hatayı hafifletme eğilimi taşır.” denilmiş.
Etrafında, ” yetersiz mi görünürüm, suçu üstüme almam karşı tarafı sorumsuz mu kılar ? vb kaygıların dolandığı özrün çekirdeğinde, ” yaptığım-yapmadığım …. seni kırmış (olabilir). Bu durumu görüyorum ve üzgün olduğumu bilmeni istiyorum” bulunuyor . Hatalı davranış bir kırılma ortaya çıkıyorsa , özür, mevcut kırıklığın tamir-onarım süreç-çabasına dahil. Aslında, bu vesileyle, insanlar için birbirlerini tanımak, ilişkide sınır-kuralları, değerleri yenilemek, istişare etmek mümkün hale gelebiliyor. Taraflardan biri veya her ikisinin kırgınlığının görülmesi, tanınması, ve ifadesi, kişilere duygularını açma yakınlığını , rahatlığını sağlıyor, birbirlerine ne kadar değer verdiklerini ve bir daha tekrarlamamaya , düzeltmelerle ilerlemeye niyeti gösteriyor.
Öyleyse, özürlük durumun yok sayılması, hatalı-kırıcı bir durumun sahiplenilmemesi anlamına da geliyor, sonucu ilişkide hatalı -arızalı olanın görülmemesi ve sahiplenilmemesi ve dahi iyileştirme ve düzeltmenin engellenmesi. ( hata denilen olmasa insanlar birbirlerini nasıl tanıyabilir ?)
Bir özür ne demek -neleri kapsıyor ? Massachuetts Medical Universitesi dekanı ve On Apology kitabının yazarı psikiyatrist Aaron Lazareye göre etkin bir özür şunları içermeli:
1. Hatanın tam olarak kabulü : Neyin yanlış yapıldığını tam olarak ifade etmek. Kıran ve kırılanın aynı etiği paylaşıp paylaşmamasından bağımsız, kıran kişinin kendi etik kurallarını çiğnemesi söz konusu ise sadece muhatabına değil, kendine yaptığı yanlış da söz konusu olabilir.
2. Açıklama: Hatalı davranışın temelini kavrayan bir açıklama , daha iyiye doğru değişimin anahtarı da, zira nedeni anlamaya yardımcı olur ve tekrarlanmayacağına dair güveni inşa etmeye adım atar. Mazeretlerse sorumluluğu saptırır, ki özrün dışında kalmalı. Şöyle örnekleyelim; elektrikler kesildiği için çalışamadım mazereti yerine “çalışmak içimden gelmedi, yeterince motive değildim” açıklaması. İkisi arasındaki fark nedir ? Açıklama sorumluluk alıyor , üzerine eğilerek geliştirilebilecek bir durumu ortaya koyarak gelişim fırsatı sunuyor- motivasyon eksikliği-. Mazeret ise sorumluluk kabul etmiyor ve sorumluluğun kabul edilmediği yerde değişim-gelişim imkanı da oluşmuyor.
3. Pişmanlık ifadesi: Kıranın, kırılanın acısını tanıdığını-gördüğünü ve bunun kendisinde yarattığı hissi ifade etmesi. “Böyle hissettiğin için üzgünüm” , samimi bir pişmanlık ile sorumluluktan kaçınma girişimi arasındaki farka işaret olarak kullanılabilir. Örneğimiz için “çalışmak içimden gelmedi, yeterince motive değildim, bu durumdan hoşnut değilim, üzgünüm”
4. Hasar tespit- onarım: Özrün onarım çalışması olduğunu ifade etmiştik: dolayısıyla “Üzgünüm” ifadesi yanı sıra eylem, çabayla desteklenmeyi-doğrulanmayı istemekte, ilişkide güven ve itibarın besleme-onarımı adına. “Çalışmak içimden gelmedi, yeterince motive değildim, üzgünüm, bu durumu değiştirmek için ne yapabilirim, -elimden geleni yapmak istiyorum”
Lazareye göre etkin bir özür kırılan kişide aşağıdaki 6 psikolojik ihtiyaçtan en az birini karşılamalı:
*Taraflardan kırılan-yaralanan kişide haysiyet-itibarın onarımı* iki tarafın da ortak değerleri paylaştığı ve yapılan davranışın yanlış olduğuna dair uzlaşması*yaralanan kişinin kırıcı davranışta sorumluluğunun bulunup bulunmadığının konuşulması*kırılan kişinin yeniden benzer davranıştan kırılmayacağına dair niyet-ifade* kırılan kişinin kırgınlığı için bir telafi yaşaması* kırılan kişinin hislerini ifade etmesi, gerekiyorsa yasını tutması…
*
Buraya kadar, özrün onarıcılığının ilişkide güveni inşa etmeyi kapsadığını fark edebiliriz; dolayısıyla tutulamayacak sözler vererek güveni yeniden kırmak yerine gelecekte kişiye zarar vermekten kaçınmak için makul sözler vermeye çalışmak ve bu sözleri yerine getirmek önemli. Hatalı taraf, değişmeye söz verir ve değişmezse, özür, bu kez, yanlış bir şey yapıldığı ve yanlış olduğu bilinmesine rağmen davranışın değiştirilmesinin reddedildiği anlamına gelir. Özrün muhatabının mantıksız veya imkansız bir şey beklediği bir durumda, hatalı taraf adına, gereğinden fazla sorumluluk alıyor olma ihtimali de mevcut.
Değinilmesi gereken diğer nokta, ilişkideki muhatabımızın duygularımızı paylaşmama ihtimalinin olduğu, yani özrün kabulünün garantisi yok. Yine de değer mi? Özrün ,kanımca, nihai değer noktası da burada , muhatabımızdan affı da beklenti halinde beklememek; özrü-onarımı kabul etmek de kabul etmemek de karşı tarafın hakkı. Ancak, özrü ifade ederek , kendi iç barışımız için , kendi payımıza düşeni yapmış , ilişkinin onarımı için bir adım atmış olmaktayız…
“Onarmak için-ne yapabilirim ? ” sorusu içtenlikle sorulur, cevap gerçekten dinlenir, muhatabın önerileri dikkate alınırsa, muhatabımızın duygularını, bakış açısını ve deneyimlerini onurlandırmış oluruz. Kişinin duyulduğunu ve duygu-düşüncelerine değer verildiğini hissetmesi güçlü bir iyileştiricidir, görünüşte onarılamaz yaralar için bile.
Yazar Anne Lamott affetmek için : “farklı bir geçmişe sahip olma umudunu bırakmak ” diyor. ( keşke olmasaydı…. his-düşüncesinin yok oluşu…) Bunu özür için düşünürsek, kişisel tarihimiz- geçmişimizle kavganın son bulması , zira geçmişi olduğu gibi kabul etmeyi de kapsamakta, hatanın kabulü ve kendisiyle hesaplaşılması yoluyla…. Böylece olunan yerden-şimdiden ileriye doğru yaşamak mümkün kılınabilmekte, dolayısıyla özür geçmişi değil geleceği değiştirmeye yönelik, özünde… Muhatabımız tarafından affedilip affedilmemenin de üzerinde, ilişkiler aracılığında kendimizle ; bizi mükemmel-hatasız vs yapmayan, ancak, hatalarımız –namükemmel hallerimiz hakkında samimi olma niyetimizi , kendimize sahip çıkma bilincini güçlendiren bir olgu olarak…
Psk. Alev T. 19.2.2021
Kaynak: https://greatergood.berkeley.edu/article/item/what_an_apology_must_do/